Gözlerimde gençlik günlerimden kalma bir resim,
Uğruna ömrümü yeniden sebil edebileceğim sevdiğim…
Sokağı döven ayak seslerim heyecandan yükseliyor,
Kalbimde bin bir umut oğul vermiş vaktini bekliyor,
Kaldırımlar, üzerine bıraktığım yalnızlığımı çekemiyor.
Biliyorum o balkonda yoksun şimdi sen,
Ah bir akıllanabilsem, bunu kalbime anlatabilsem!..
Aşk denilen büyücü, bir ur gibi bütün vücudumu sarmış,
Sana susamış kalbimi baştan sona kuşatıp almış.
Pembesi yeşille sarmaş dolaş asma gülün yerinde yeller esiyor,
Alp dağlarına bakan kız gözlerime gülümsemiyor.
Balkon desen, o bildiğim balkon değil, demir kafes sanki,
Sevdiğim DİLEĞİMMMM görünmesin diye sımsıkı kilitlenmiş.
Ne begonya, ne küpeli var şimdi orada,
Kalbim sus pus, aklım uzak ufuklarda.
Yeşil kutsal odamızın perdesine kar yağmış,
Sonsuz hatıralarımızı unutmak için sessizce ağlıyor.
Ah bir akıllanabilsem, bunu kalbime anlatabilsem;
Biliyorum o pencerede şimdi yoksun sen!
İnsanın mayası umutla yoğrulmuş, dönüp bakmadan olmuyor
Adım seslerim sayılıyor, yalnızlığım sokağa sığmıyor.
Bir parçacık ümit çakıp sönüyor, aklımı çeliyor:
Penceremiz sımsıkı kapalı, sevdiğim gözlerime gülümsemiyor.
Adım seslerim sayılıyor, yalnızlığım sokağa sığmıyor;
İnsanın mayası umutla yoğrulmuş, dönüp bakmadan olmuyor.
Dönüp bakmadan olmuyor…
Bölünmüş, kıyılmış gönlümün köprüsü bütün haşmetiyle uzanıyor,
Sonra , değişmiş şimdi tanıyabilene aşk olsun…
Köşede aşk satan dükkân, yanında gürül gürül sevgi çeşmesi,
Kim bilir ne ümitlerle akıyor, akıyor!..
Sensiz dinmez hüznünü yaşıyor simit dünyası,
İlk tanıştığımız şehir ağlıyor…
Gözlerimde gençlik günlerimden kalma bir resim,
Uğruna ömrümü yeniden sebil edebileceğim sevdiğim…
Kalbim sus pus, aklım uzak ufuklarda;
Gözlerim yanıyor!