Her şey başlar ve biter mi? Ayak uyduramaz olur adımların zamana ve zamanın gerisinde kalırsın. Bağlı kalırsın kendi değerlerine, kendi değerlerin zamanla yozlaştırılmış toplumda seni farklı kılar. Ama ne fayda. Dünya zaten sahtekar.
Ne ya da kim farklı diye düşünürsün. Her farklı sandığın yanıltır seni. Kafanda bir ton doğru sandığın ama farklı olanlarla kavgaya tutuşursun. Kimse aslında farklı değil miş dersin.
Ne sandın ya oğlum diye sorular sorarsın kendine ?
Ne neden farklı olsun ki ?
Her şeyin yozlaştığı, ucuzlaştığı bir ortamda, tabiî ki sevgide ucuz değil midir ?
Ucuz sevgilere bulaşmadan usulca gömülürsün karanlığa. Köşeden bir yerlerden ya da köşelerden ucuz insanları seyre koyulursun. Maskeleri yüzlerinde maymunlar gibi dolaşırlar etrafında.
Hayat değerlerden ibaret değilse nedir peki?
Düşlerinde en erdemli ülkede yaşamayı hayal edersin. Aşk için ölüme gidilen bir ülke. Sevginin ucuzlaşmadığı, yalanlara bulanmadığı, ve salt sevgi olarak kaldığı bir ülke. Var mı böyle bir yer diye düşünürken kendine, sonra bir den sorarsın.
Yok !
Neden olmadığı önemli de değildir, üstelik. Önemli olan kayıp gitmesidir bazı şeylerin ellerinin arasından. Karışıp gitmesidir, bir sis gibi gitmesi. Çözülmesi, sonra da yok olup erimesi.