Kürşat Şentürk 1990 tarihinde doğdu. Türkiyenin İlk bilgisayar korsanlarından olup en meşhurudur. 31 Şubat 2014′te FBI tarafından yakalanmıştır. Microsoft , Fujitsu, Motorola, Nokia ve Sun Microsystems gibi şirketlerin bilgisayar ağlarına izinsiz girmekten suçlu bulunarak 3 yıl hapis cezası almıştır.
Hepsi yalan ..
Yazının başlığından da anlayacağınız gibi usanmışlık mı? Tükenmişlik mi ?
Bilmiyorum ama şu hayattan gram zevk almıyorum..
Bir sigara içimlik ömre neleri, kimleri sığdırdım yetti de arttı, fazla bile geldi, taşıyacak gücüm kalmadı.
Kimini sevdim, Üzerime kokusu sindi.. Kimini sevemedim. Kendimi kirletilmiş gibi hissettim.
—
(Flashback)
“Cahiliye Devri” diye bir devir yaşandı. insanlar Ateşe, tahta parçalarına, taşlara şekil verebildikleri nesnelere şekil vermişler. Kendilerine “PUT” yapıp sonra “Kurtarıcımız, tanrımız budur” diye tapmışlar..
Günümüzde ise aynı hala, sadece putların şekilleri değişti. Putlar Ete kemiğe büründü . İnsanlar, İnsanlara tapıyor. İnsanlar Paraya, Mevkiye, Makama tapınıyor… “Ölcez Lan. ” uyanın artık sonumuz Bir tutam pamuk. (2015)
Neyin hırsı bu..
Yeni bir kategori (Fotoğraf) ile arada sırada buralarda olacağım yine..
Uslu durun..
Noktası sona konmuş bir hikayenin hüzün dolu öznesiyim..
İçimdeki çocuğun göreceği günler, boyayacağı gök kuşakları var..
Zaman ne kadar fütursuz,
ne kadar acımasız olursa olsun..
Eğilmedim, Bükülmedim..
Bak hala Ankara dolaylarında dimdik ayaktayım.
Darbelere inat, Sana inat..
Yazmazsam Unuturum / Kürşat Şentürk
Bir gün Yavuz Sultan Selim Han, pazarın birini gezmeye karar verir ve saka kuşlarının satıldığı bir tezgaha yönelir. Bütün sakalar 1 altındır; fakat bir tanesi ayrı bir kafes içinde ve 50 altındır. Yavuz Sultan Selim sorar:
-Bunlar 1 altın da bu neden 50 altın?
Satıcı:
-Hünkarım 50 altınlık olan ötüşüyle diğer saka kuşlarını kendine çeker ve yakalanmalarını sağlar.
Yavuz Sultan Selim, 100 altını çıkarıp adama verir ve “ver o kuşu bana” der.
Herkes şaşkınlık içinde, “ne yapacak acaba koca padişah bir saka kuşunu?” diye düşünürken Yavuz Sultan Selim kuşun kafasını tuttuğu gibi gövdesinden ayırıverir ve der ki:
– Kendi ırkına ihanet edenin sonu budur…
İstediğiniz kadar köprüler, gökdelenler, saraylar dikin. Bir sürü gemicikler satın alın, sonunda sahip olacağınız tek zenginlik mezarınıza dikilecek aha da bu taştır.
Zenginlik ve hırslarınız için kıçınızı yırtmaya değmez. Sonuç bir tutam pamuk, bir kaç metre bez, birde bu taş işte… Egonuzu tatmin etmeye değmez bu dünya.. Hepsi bu kadar..
Nicelerimiz gitti, nice genç fidanlar yitip gitti, Vatan için, Bayrak için, Millet için, Devletin bekası için; haince saldırılarda Şehit oldular.. Onlar gitti, tarihin sayfalarına kazındılar. Ailelerinin yüreklerinde ki yangınlarla.. Bazıları Sokaklara, Caddelere Köprülere isim oldular.. Biz unuttuk onları..
Kime, neden oy verdiğinizi bir daha sorgulayın, iyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı, hırsızı, haini, hainlerle işbirliği yapanı, riyakarı, yalancıyı… Bir ateş yakmak için ufak bir kıvılcım yeterli.. Doğru ya her bir şeyi ayırt edecek yaştasınız..
ALLAH; kimseyi yanlışı savunacak kadar cahil, doğruyu inkâr edecek kadar da nankör yapmasın..!!
“Bir insanın şöhretine ve görünüşüne aldanma, namaz ve niyazına bakma, aklına ve doğruluna bak!” Hz. Ömer
Geçenlerde D&R’da kitaplara bakıyorum.. Kokulu hikayeler yazan bir kaç kitap gördüm.. Sonra yanıma bir adam geldi… O sırada ben bir kaç adım uzaklaşmıştım. Adam eline kokulu hikayeler yazan kitaplardan birini aldı ve direk burnuna götürerek koklamaya başladı.. Allah’tan kitap başlığında yenilecek hikayeler yazmıyordu. O adamın ne yapacağı belli olmazdı.
Naz için… :)
Dilerim sizin için gelen yılda da her şey güzel olur… Herkes dostça, paylaşarak, birbirinin elinden tutarak, hırslarından uzak bir şekilde bu alemde var olmaya devam eder.
İnsan yaşlandıkça daha bir duygusal oluyor… Bu satırları kendini bin kere dövmüş bir adamın en yalın, en arınmış haliyle yazıyorum ve diyorum ki; “Hırslarınıza kapılmadan, başkalarını kırmadan, üzmeden, sevgi ile tüm sorunlarınız çözülür.”
Hangi birinizi yazayım ki, dost insanlar… Arkadaş listemde var olan, olmayan tüm dostlar… İyi ki varsınız…
Yeni yıl, herkese, hepimize güzelliklerle gelsin. Sağlıkla, mutluluklarla, sevdiklerimizle ve hoş şeylerle gelsin… Her bir minik dokunuşu ayrı bir güzellik katsın hayatımıza. Dileklerimiz gerçekleşsin. Sevgiler artsın. Her şey gönlünüzce olsun!
Siz daha önce hiç; duymadığınız bir sesi, görmediğiniz bir yüzü, dokunmadığınız bir eli özlediniz mi ? Daha neleri özleyeceğimi bilmeden yaşıyorum… Faili meçhul bir özlem bu..
***
Aşk güzel şeydir, yaşandıkça.. Sarhoş eder insanı. Ne ayılırsın, ne de ayılmak için çaba harcarsın. Bir başına kalırsan kötüdür, Allah’a mahsustur yalnızlık. Hiçbir fotoğraf karesine sığmaz! Kimi çok seversem, içemediğim bir sigara, gidemediğim bir yol, çalamadığım bir kapı oluyor. Yalnız kalmak benim lanetim .
***
Yalnızlık, aslında yeni bir güne, yeni başlangıçlara gebe… Kalbimizin gözeneklerine ruh üfleyen bir hayatı müjdeler bize.. Bazende zifiri bir karanlığa ve ölümün soğuk yüzüne, Ankara ayazında üşümeye benzer…
“Şüphesiz ki Allah, sabredenlerle beraberdir.” Bakara/ 153
Bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı
ölmedim genç olarak, ölmedim beni leylâk
büklümlerinin içten ve dışardan
sarmaladığı günlerde
bir zamandı
heves ettim gölgemi enginde yatan
o berrak sayfada gezindirsem diye
ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
Vakti vardıysa aşkın, onu beklemeliydi
genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için
halbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazereti
demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
vay ki gençtim
ölümle paslanmış buldum sesimi. (daha&helliip;)
Abraham Lincoln’un, oğlunun Öğretmenine yazdığı mektup
“Öğrenmesi gerekli biliyorum; tüm insanların dürüst ve adil olmadığını, fakat şunu da öğret ona: Her alçağa karşı bir kahraman, her bencil politikacıya kendini adamış bir lider vardır.
Bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte galip olduklarını… Eğer yapabilirsen; ona kitapların mucizelerini öğret. Fakat ona; gökyüzündeki kuşların, güneşin yüzü önündeki (daha&helliip;)
Son Yorumlar