Varsın yada yoksun , rahatsın belki , belki de tedirgin,
Acı çekiyorsun ama birşey yapamıyorsun , çünkü cesaretin yok.
İsyan, başkaldırı , şiddet, kan istiyorsun, ama katlanamazsın sonuçlarına
Gidip geliyorsun kendi içinde ileri, geri , saçma, sapan
Birgün güneş doğmayacak , ve öleceksin,
Dur ve düşün, düşlerine geri dön , ya gerçek oradaysa ya hayatın bir düşse (daha&helliip;)
Öyle bir an gelir ki yaşantınız altüst olmaya başlar , Her şey uçup gider avuçlarımızdan , geriye sadece gül kokularına bürünmüş anılar kalır . Bitmeyen bir umidiniz varsa zihninizde , Pencereden dışarı her bakışınızda , gördüğünüz şey rengarenk amaçsız hayallerdir. Az biraz içinizi ısıtır . “Halen bir umut var” der beklemeye devam edersiniz . (daha&helliip;)
Farkı farketmeli, fark ettiğini de farkettirmemeli bazen…
Bir damlacık sudan nasıl yaratıldığını fark etmeli…
Anne karnına sığarken dünyaya neden sığamadığını ve en sonunda 1 metrekarelik yere nasıl sığmak zorunda kalacağını fark etmeli..
Şu çok geniş görünen dünyanın, ahirete nispeten anne karnı gibi olduğunu farketmeli….
Henüz bebekken ”Dünya benim!” dercesine avuçlarının sımsıkı kapalı olduğunu, ölürken de aynı avuçların ”Herşeyi bırakıp gidiyorum işte!” dercesine apaçık kaldığını farketmeli…
ve bir tek kefene cep dikilmediğini fark etmeli. (daha&helliip;)
Öpülmeyi mi bekliyor umduğu ama bulamadığı birinden yoksa beklediğinin öpmeyeceğini bilip öpse diye bir meleğe mi sunmuş dudaktaki gamzesini. beklerken düşler kurmuş en pembesinden en kızıla doğru öpülmeyi umarım başı eğik kalmaz ve varlığına inanmaya zorlandığı perilere sunmaz dudaklarındaki bekleyişi estetik ve kadraj harika olmuş çok güzel bir ışıkla netlik sunmuş karen, net olmayan flu grilikler benim ruhumu zorluyorken bu tür netlikler ışık saçıyor
geçiyorum mevsim gibi kapından
gözlerimde bulut saçlarımda çiğ
pencerenden bir gül attığında
ışıklarla dolacak kalbimin içi
Dolunayda düğün bayram,
Dünyalar güzeli meleğim gülümsüyor.
Görmüyorsan söyleyeyim:
Seni seviyorum.
Gece sessiz bir sevda şarkısıdır,
Yalnız bir kemanın teline düşer.
Dinliyorsan söyleyeyim:
Seni seviyorum. (daha&helliip;)
Gözlerimde gençlik günlerimden kalma bir resim,
Uğruna ömrümü yeniden sebil edebileceğim sevdiğim…
Sokağı döven ayak seslerim heyecandan yükseliyor,
Kalbimde bin bir umut oğul vermiş vaktini bekliyor,
Kaldırımlar, üzerine bıraktığım yalnızlığımı çekemiyor.
Biliyorum o balkonda yoksun şimdi sen,
Ah bir akıllanabilsem, bunu kalbime anlatabilsem!..
Biliyorum çok yanıyor canın.
Köşelere kaçıyorsun sessizce biliyorum..
Ama bu sefer sana üzülme demeyeceğim üzülmelisin çünkü
Yoksa başka türlü geçmez içindeki acı güzelim
Unutamayacaksın doğru ama yokluğuna alışacaksın zamanla
Hani o güçlü bakışların vardıya.. Eskisinden daha güçlü bakacak zamanla
Evet şuan çok güçsüzsün öyle hissediyorsun çünkü hayatının merkezi yapmıştın onu.. Onsuz olmaz sanıyorsun ama oluyor canım
Boşver demeyi de öğreneceksin zamanla.
Sadece güçlü olduğunu unutma canım unutmaki hayattan soyutlama kendini…
Bırak o kaybetti. Dökme gözyaşı artık. Ağlama bak bugün yeni bir gün bugün yeni bir hayat başladı senin için
ve hergüne bu şekilde başla birtanem
Canım benim bu günlerde geçecek. . .
“Ölüm kaçıyor” bende üşenmeden kovalıyorum, bakalım nerede yakalayacağım , şu dakika itibariyle Ölüme bir adım daha yaklaştım.. Nasıl mı ? Bu gün benim doğum günüm …
Önceki senelerde pastalar, hediyeler, kutlamalar olurdu .. Yer , içer eğlenirdik , fakat bu sene nedense , ne bir pasta nede bir hediye talebinde bulunmayacağım, Beni sayıp seven insanlardan ;)
“İhtiyarladığımın , Hatırlatılmasını dahi istemiyorum ”
Zaman su gibi akıp giderken;
Ahiret için, Zamanın benden alıp götürdükleri dışında elle tutulacak hiç bir yatırımım olmamış , Kızıyorum kendime ve şu soruyu soruyorum “Ben bu gün Allah için ne yaptım” Soluk alıp verip, önümüze gelen nimetlerin zevkinden faydalanmak dışında hiçbir icraatım olmamış .. Yaşıyorum ama Bir Ölü gibi ..
Bu nedenle Ölüme Bir adım daha yaklaştım … Gözümüzü açıp ve İyi şeyler yaparak yaşayalım …
Ben iflah olmaz bir viraneyim ..
Zaman aman Ölümün bana gülümsediğini hissediyorum ..
Bana gel diyor,
Ben “az bir işim var bekle ” diyorum , Ölümü kandırmaya çalışıyorum ..
Hayatıma dahil etmem gereken son meşgalem
Bilmiyorum ,Yanımda mısın ?
Ellerim şuan buz gibi…
Yüzüm ise kıpkırmızı ve bir utanç var içimde
Ağlamaklı ses tonumu ise suskunluğum gizlemekte. . .
Aceleci davranan yüreğim suspus olmuş kendi kendime kızmaktayım…
Sadece bir anlık gaflet yüzünden oldu ne olduysa. . .
Sadece zamanı vardı diyemedim, anlatamadım bir an kendime
Bilsin istediğim duygularım aklım ise hayır dedi durduramadım. . .
Evet daha zamanı vardı birşeylerin olumlu olması için ama ifade edemedim bunu bir türlü kendime…
Neydi susmama engel olan şey söylesene kaybetmeye hazır olmadığın bir anda kaybetmene sebepse, susmayı sabretmeyi de bilmek lazımdı sadece…
susmalıydım susamadım işte…
sabır dediğim şeyi öğrenemedim belkide. . .
Yüreğimdeki sevgiyi yeni kitlemiştim soğuk odama. Anahtarını da attım yüreğimin zifiri karanlık kuyusuna. Uzun uzadıya süren gecelerin parlak sabahında uyandı sevdam. İrkildi, dirildi, doğruldu. Soğuk odamın nemli penceresine doğru yürüdü. Dışarıya baktı, baktı, bakakaldı. Gözlerinden süzülen yaşlarla pencereme ÖZLEDİM yazdı. Masamda yanmakla yanmamak arasında direnen mumun ışığında haykırdı, haykırdı, hıçkırığa boğuldu. Duvardaki resimlerini gördü. Bir zamanlar ışıl ışıl parlayan gözlerine baktı, utandı, sıkıldı, yıkıldı. Neydi o eski günler dedi boş odama. Söylediği söz cevapsız kaldı, askıya asıldı, sallandı, paslandı, tozlandı. Penceremin önünde duran mindere oturdu. Bir yandan gözyaşlarını siliyor, bir yandan da aynaya bakıyordu. Parmakları yüzündeki çizgilere birşeyler anlatıyordu. Elleri bir ara sırma saçlarına takıldı. Okşadı, kokladı, taradı yüreğimin kırık tarağıyla… (daha&helliip;)
Son Yorumlar