İkinci bir şans yokmuş… Var diyenler saçmalamışlar. Düzelir dediğin hiçbir şekilde düzelmezmiş. Sadece değişir gibi gözüküp zamanla yine eski halini alırmış. Sen doğru olduğun sürece karşındaki de doğru olur sanmak saçmalıkmış. Yalan, hayatın her anında yaşadığın içindeki en büyük yaraymış…
İnanmak, güvenmek saçmalıktan bir adım öteye götürmemiş beni. İnsanoğlunun sadece kendisine inanıp güvenmesi gerektiğini bu kadar geç bir vakitte anlamak ve anladıktan sonra ise şok etkisinde kalmak kadar aciz ve üzücü bir durum yokmuş. (daha&helliip;)
O gidecek ve sen bakacaksın.
Kimse olmayacak yanında, acını yalnız yaşayacaksın.
Aşkı tek kişilik yaşamanın mevsimidir şimdi.
Bahar da olsa yaz da, kış hüküm sürecektir sende.
Buz tutacaksın…
Herkesin buram buram terlediği güneşli bir günde üşümenin ne demek olduğunu öğreneceksin.
(daha&helliip;)
Arkadaşlarımla konuşurken onlara “aklın sınırı var mıdır? Varsa o sınırı aşınca ne olur?” diye bir soru sordum.
Aklın boş bir tarlaya benzediği ve sınırsız olduğu, dolayısıyla sınırı asmak diye bir deyimin yalnızca kendi farkındalığın olduğu, aklın bir tarlaya benzediği ama sınırlı olmasının göreceli bir kavram olduğu (ama yine de sınırlarının bulunduğu), üstelik bu sınırların başkalarının akıl sınırı ile çakışabildiği , Aklın kesinlikle bir sınırı olduğu,
Tartışma başlıkları altında çok gizemli ( kimine saçma gelebilir) bir konuya saplanıp kaldık … (daha&helliip;)
“Kadınlar Hintli gibidir, öküze taparlar” cümlesini okuyunca kaseti bir iki defa başa sardım,tekrar okudum. Kadınlar için yapılmış en doğru eleştirilerden biri olmuş.Evet kadınlar öküz sever bunu kabul ediyorum.
Kadınların öküz sevdiğini kabul ettik etmesine ama bu cümle; kadınlara, öküz türündeki adamlara aşık oldukları için bir eleştiri olsada, erkeklerin bir kısmının öküze benzediğinin de itirafıdır. Peki erkeklerin bazılarını öküz sınıfına sokan özellikleri neler ? (daha&helliip;)
Gümüş renkli sabahlara uyandığında
İnce bir hasret uçuşmuyorsa eğer gözlerinde
Bu kendimdir diyerek
Bakabileceğin bir yüz yoksa aynalarda
Ayaklarından cesaret, yüreğinden merhamet akmıyorsa
Yürüdüğün yollara
Ve ne olmuşsa bir şekilde, bir yerlerinde hayatın, (daha&helliip;)
İnsanların ermeye baş koyduğu vuslat adına çıkılan yola çıkmıştı genç adam. Kısacası mutluluk arayışına. Amaç mutluluksa araç aşktı. Bulmuştu gerçek aşkı adam, tüm ömrüne yetecek kadar uzun, verdiği nefes kadar kısa zamanda yaşanmıştı. Bittiği zamansa kalbinin koca bir parçasını da kilitlemek zorunda kalmıştı yitik aşklar zindanına . Suçlu aradı önce, kıyamadı suçlamaya “canım” dediğini. Kendini suçladı.
İnanamadı sonrasında. Yapayalnız kalmıştı sanki dünyada, kiminle dertleşecek kiminle paylaşacaktı kendinden bile sakladığı sırlarını ? Hayatının anlamı, yaşama sevinci bir yabancımıydı artık. Onu göremeyecek, görse de yasak mı olacaktı dokunmak. Bitmiş miydi aşk? (daha&helliip;)
Bitti mi şimdi…
Yokmusun hayatımda…Olmayacak mı beni seven sevgin… Olmayacak mı bana bakışların.. Hayır olamaz bitti mi yani. Bitmemeli olmalı bir çıkar yol. Olmadı demi yapamadık. Sahip çıkamadık bu sevgiye…
Hoşcakal güzel kuzum…Hoşcakal… Sensizlik çok zor olacak benim için. Ya sen ne yapacaksın bensiz? Yaparsın ama habersiz kaldığım günler buna en büyük kanıt değilmidirki. Ben yapamadım kuzum ben yapamadım.Senden haber alamadığım günlerde yaşam durmuştu benim için. (daha&helliip;)
Aman Allah’ım bu yaşadıklarım neydi böyle? Nedir bunlar diye soruyorum kendime? Başarıyı bir tarife koyabiliyorum. Yenilgiyide, çocukluğu da gençliği de… Makarnanın ve inegöl köftenin de tarifi var. Bunu tarif bile edemiyorum.
Öyle bir tanımlamalı öyle bir anlatmalıyım ki herkes en az benim kadar bilmeli mutluluğumu, heyecanımı…
Yüreğim kıpır, ama sadece bu anlatmıyor. Hayatıma yeni yeni anlamlar yüklenmesi, önceden görmediğim yolların sanki gün ışığı gibi aydınlanarak önüme dizilmesi, bu bedenin havada ayakların yere basmadan yürüyebilmesi.
Ağustosta kar olmak, dağlar aşıp kuş olmak, gözde yaş olmak…
Neden anlatmıyor hiçbirşey beni? (daha&helliip;)
Dilerim sizin için gelen yılda da herşey güzel olur… Herkes dostça, paylaşarak, birbirinin elinden tutarak, hırslarından uzak bir şekilde bu alemde var olmaya devam eder.
İnsan yaşlandıkça daha bir duygusal oluyor… Bu satırları kendini bin kere dövmüş bir adamın en yalın, en arınmış haliyle yazıyorum ve diyorum ki; “Hırslarınıza kapılmadan, başkalarını kırmadan, üzmeden, sevgi ile tüm sorunlarınız çözülür.”
Hangi birinizi yazayım ki, dost insanlar… Listemde varolan, olmayan tüm dostlar… İyi ki varsınız…
Yeni yıl, herkese, hepimize güzelliklerle gelsin. Sağlıkla, mutluluklarla, sevdiklerimizle ve hoş şeylerle gelsin…
Her bir minik dokunuşu ayrı bir güzellik katsın hayatımıza. Dileklerimiz gerçekleşsin. Sevgiler artsın. Herşey gönlünüzce olsun!
Ağlıyorum şimdi…
Hiç bu kadar üzülmemiştim. hiç ağlamamıştı gözlerim bu kadar çok. Seni kaybetme korkusunu hiç bu kadar derin hissetmemiştim yüreğimde… Ağlıyorum şimdi. Söylediğim sözlere değiştiremediğim gerçeğe ağlıyorum. Senin bir bakışına bir gülüşüne ağlıyorum. “Canım” deyişine canımı yakışına ağlıyorum.Ve seni bu kadar çok sevişime ağlıyorum.
İstemedim böyle olsun. Bir anlık panik ataktı belkide… Kalbim acıyor. Kendini yanlız hissediyorsun, kendimi yanlız hissediyorum şimdi…
“Beni seviyormusun?” diye sordum emin olduğum halde söylememiştin çünkü.. Kızdığın için hiç söylememiştin. Ağladığım için söylememiştin. Ağlattığım için söylememiştin.
Gözlerim acıyor sanırım… Yok, bunlar gözyaşı değil artık kan akıyor. Ama kalbimin acıdığı kadar acımıyor gözlerim, gözpınarlarım… Lütfen affet beni söylediklerim için ve söyleyemediklerim için lütfen affet beni…
Yayımlandığı tarih: 16 Haziran 2008 @ 13:22
Son Yorumlar